top of page

ÖRTÜLÜ OPERASYON KAVRAMI ÖZELİNDE NEMESİS OPERASYONLARI İNCELEMESİ

  • Yazarın fotoğrafı: Onur Güner
    Onur Güner
  • 5 May
  • 7 dakikada okunur

Örtülü operasyon kavramının literatür tanımının genel hatlar dahilindeki incelemesi, Ermeni Devrimci Federasyonu (EDF) tarafından gerçekleştirilen Nemesis Operasyonları ölçeğinde ele alınmaktadır. Örtülü operasyonların türleri ve alanlarının da kavramsal tanımlamada yer alacak ve böylelikle operasyonların boyut, hedef ve araç özelliklerinin yeterli düzeyde anlatımı doğrultusunda örtülü operasyon kavramıyla olan ilişkisinin daha iyi anlaşılacağı düşünülmektedir.


1. Örtülü Operasyon Kavramı


Eski CIA direktörü Stransfield Turner, ‘’Örtülü operasyon, yabancı bir ülkedeki gelişmelerin seyrini rolümüz ortaya çıkmadan etkilemek için gösterdiğimiz çabaları nitelendirir[1]’’ diyerek örtülü operasyonun kısaca tanımı olan faille olay arasındaki ilişkinin kanıtlanabilir olmaması özelliğini vurgulamaktadır. Bu ilişkinin kanıtlanabilir olmaması son derece önem arz etmektedir çünkü örtülü operasyonlar uluslararası hukuk için sorunludur. Bu doğrultuda, Birleşmiş Milletler’in kuruluş şartlarından olan ‘’egemenlik’’ ilkesi gereğince bir ülkenin iç işlerine karışılmaması yazılı bir sözleşmeye bağlanmıştır. Günümüzde örtülü operasyonlar çoğunlukla terörle mücadelede, istihbarat toplamada, örgütlü suçlara ve siber saldırılara karşı kullanılsa da Birleşmiş Milletler’in kuruluş şartlarından olan egemenlik ilkesinde verilen güvenceye aykırı olarak da kullanıldığı olmuştur. Örneğin, Muhammed Musaddık darbesinde İran şahı Rıza Pehlevi’ye karşı CIA destekli Muhammed Musaddık bir halk ayaklanmasıyla başa getirilmeye çalışmış ve dolayısıyla bir ülkenin egemenliğine ve iç işlerine müdahil olunmuştur.


Örtülü operasyonlarda fail ve olayın arasındaki ilişkinin kanıtlanabilir olmaması için üçüncü şahıs (third party) denilen kişiler de kullanılmaktadır. İstihbaratçılar, üçüncü şahıslar ve nüfuz ajanlarının bünyesinde ayrı ayrı veya birlikte bulunabileceği örtülü operasyonlarda hedef olarak herhangi bir devleti veya bir toplumu/topluluğu, ulusal varlığını ve çıkarlarını koruyacak güçlü bir iradeden, birliktelikten, düzenli dayanışmadan, emel ve karar birliğinden mahrum bırakmak ve devleti, toplumu ve bireylerini ahlak ve moral bakımından çökertmek; ulusal birliğini, aile hayatı ve geleneklerini ve öz değerlerine bağlılığı ve saygısını çökertmek seçilmektedir. Bu hedef, kitlenin genişliği ve varmak istediği sonuçlar doğrultusunda örtülü operasyonlara konvansiyonel olmayan savaş denebilmektedir. İki kavram arasındaki ayrım çok net olmasa da benzerlikleri belirgin bir şekilde ortadadır ve savaşlar sadece cephelerde çatışma ve karşılaşmalar vasıtasıyla yürütülen faaliyetler bütünü değildir. Savaş, devletlerin rakip veya dost devletlere her türlü güç uygulaması sonucunda iradelerini kabul ettirme mücadelesidir.[2]


Örtülü operasyonlar vasıtasıyla devletler, karar alıcıların kendilerine verdikleri dış politik hedefler doğrultusunda kitlelere yönelik operasyonları planlamakta ve kitlelerin eylemlerini, tutumlarını, davranışlarını ve inanışlarını bu planlar doğrultusunda yönlendirmektedir. Örtülü operasyonlar bu yönlendirmeleri yaparken çeşitli türlerde eylemler geliştirmektedir ve bu türler sırasıyla şu şekildedir;’’Yardakçıların saptanması’’, ’’Politik Operasyonlar’’, ’’Propaganda ve yanlı bilgilendirme’’, ’’Ekonomik savaş’’ ve ’’Yarı-askeri operasyonlar’’. Ayrıca, örtülü operasyonların alanlarına göre sınıflandırılması da hedeflerin ve hedef kitlelerin belirlenmesi ve operasyonların planlanması adımlarında büyük önem arz etmektedir. Alanlarına göre örtülü operasyonlar 5 başlığa[3] şu şekilde ayrılmaktadır;’’Sosyolojik ve kamuoyu şekillendirme’’, ’’Kişi ve kuruluşlara yönelik’’, ’’Politik operasyonlar veya bir ülkenin menfaatine olan eylemleri destekleyici’’, ’’Ekonomik’’ ve ’’Yarı-askeri’’. Bir diğer önemli sınıflandırma ise örtülü operasyonları sürelerine göre kısa vadeli veya uzun vadeli olarak tanımlamaktır. Kısa vadeli operasyonlarda bir olay veya talep hakkında ulusal ve/veya uluslararası kamuoyu desteği kazanmak amaçlanırken bu doğrultuda görsel ve yazılı basın ile kanaat önderleri etkin bir şekilde kullanılmaktadır.[4] Öte yandan, uzun vadeli operasyonlarda çoğu zaman operasyon yapılan toplum, örtülü operasyonu yürüten devleti dost olarak nitelendirmektedir çünkü uzun vadeli operasyonlar aslında çok kapsamlı ve iç içe geçmiş eylemlerin düzenli ve istikrarlı bir şekilde yürütülmesidir.


Örtülü operasyon kavramının literatürel tanımının ışığında türleri, alanları ve sürelerine göre sınıflarının aktarıldığı girizgahtan sonra EDF tarafından yürütülen bir örtülü operasyon faaliyetleri zinciri olan Nemesis Operasyonları’na dair tarihsel kökeni, planlaması, kadrosu ve eylemleri hakkında ikinci başlıkta bilgiler yer almaktadır.


2. Nemesis Operasyonları

Nemesis Operasyonları, Ermeni Devrimci Federasyonu veya bilinen adıyla Taşnak Sütyun üyelerinin 1915 Ermeni Tehciri’nden ve Azerbaycan’daki Eylül Günleri’nden sorumlu tuttuğu Türkiye ve Azerbaycan Türkü yetkililerine düzenledikleri suikastlere denmektedir. Ayrıca bu operasyonlarda, tehcir zamanında Türk hükümetine yardım eden Ermeniler de hedef alınmıştır.


Nemesis, Yunan mitolojisinde ’’intikam’’, ’’adalet’’ ve ’’denge’’ tanrıçası olarak bilinmektedir. EDF suikast planlarıyla hem’’tehcirden’’ ve ’’Eylül Günleri’nden’’ sorumlu tuttukları yöneticilerden intikam almayı ve böylelikle düşünceleri ölçüsünde adalet sağlamayı hem de büyük Ermenistan için toprak taleplerine kamuoyu desteği ve meşruiyet kazandırma amaçlarını gütmüştür. Bu doğrultuda silaha ve şiddete başvurma yöntemini ilk dillendiren kişi 1919 Ekimindeki 9. Taşnak Sütyun Kongresi’nde söz alan Şahan Natali olmuştur. Babası Hamidiye Olayları’nda öldürülen Şahan Natali suikastlerin hayata geçirilmesi için gerekli insan ve maddi kaynağın sağlanması için Taşnak Sütyun ile organik bir bağı olmayan ve yeni kurulan kooperatifin sorumlusu rolüyle Nemesis Operasyonları’nın yönetici kadrosundaki yerini almıştır. Yönetici kadronun tepesinde ise 1908-1912 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu Meclis-i Mebusan’ında Erzurum vekili olarak yer alan ve aynı zamanda 1918-1920 yılları arasında Ermenistan’ın Amerika Birleşik Devletleri büyükelçisi olan Karekin Pastırmacıyan bulunuyordu. Buna ek olarak, Pastırmacıyan tarihten bugünlere göz kırpan bir benzer hatanın ilk kıvılcımıydı. Karekin Pastırmacıyan, 1896 yılında Osmanlı Bankası’nı basıp 120 askerimizi şehit eden Armen Garo kod adlı teröristin ta kendisiydi ve Abdülhamid affıyla serbest kaldığı zamanı müteakip yurtdışında geçirdiği 12 yılın ardından geri dönmüş ve Erzurum milletvekili olarak siyaset yapmasına izin verilmişti. Ayrıca suikast operasyonlarının istihbarat sorumlusu olarak ise Graç Papazyan görev aldı ve yaptığı ilk iş ana dili gibi konuşabildiği Türkçe sayesinde İttihatçı kadrolara yaklaşarak onlardan bilgi almaktı.


1920-1922 yılları arasında 2 kıta (Avrupa ve Asya) ve 4 ülkede (Osmanlı İmparatorluğu, Almanya, İtalya ve Gürcistan) 8’i Türk ve 3’ü Ermeni olmak üzere toplam 11 insan suikast sonucu öldürülmüştür. Ayrıca, Enver Paşa ve Dr. Nazım Bey kendilerine düzenlenen suikast girişimlerinden kurtulmuşlardır. Suikastleri gerçekleştiren isimler şu şekildedir;’’Arşavir Şirakyan’’, ’’Sogomon Tehliryan’’, ’’Misak Torlakyan’’, ’’Aram Yerganyan’’, ’’Stepan Dzaghigian’’, ’’Bedros Der Boghosian’’, ’’ Edvard Fundukyan’’, ’’ Arutun Arutunyans’’, ’’Mikael Vartanyan’’, ’’Misak Kirakosyan’’ ve ’’Artashes Kevorkyan.’’ Suikast kadroları birbirleriyle bağlantı kurulmaması için çok kişiden seçilmekle birlikte suikastler kalabalık yerlerde işlenerek suikastlerin geniş kitlelerce fark edilmesinden kaygı duyulmamıştır.


Suikaste kurban giden Türk yetkililerin isimleri ise şu şekildedir; ’’eski Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti (ADC) Başbakanı Fetali Han Hoyski (Tiflis, 1920)’’, ’’eski ADC Parlamentosu Başkan yardımcısı Hasan Bey Agayev (Tiflis, 1920)’’, ’’eski Sadrazam ve İç İşleri Bakanı Talat Paşa (Berlin, 1921)’’, ’’eski sadrazam Said Halim Paşa (Roma, 1921)’’, ‘’eski ADC İç İşleri Bakanı Behbud Han Cevanşir (İstanbul, 1921), ’’eski Trabzon valisi Cemal Azmi ve Teşkilat-ı Mahsusa kurucularından Bahattin Şakir (Berlin, 1922)’’ ve ’’eski deniz kuvvetleri komutanı Cemal Paşa (Tiflis,1922)’’.


Suikaste kurban giden Ermenilerin isimleri ise şu şekildedir; ‘’Mıgırdiç Harutunyan (İstanbul, 1920)’’,’’Vahe Yesayan’’ ve ‘’Hamayak Aramyants.’’.


3.  Örtülü Operasyon Kavramı ve Nemesis Operasyonları İncelemesi


Örtülü operasyon literatürü ölçeğinde Nemesis Operasyonlarını değerlendirmeye başlamak için öncelikle genel çerçevenin çizilmesi gerekmektedir. Örtülü operasyonun yukarıda aktarıldığı üzere çeşitli türleri olmakla birlikte Nemesis Operasyonları bünyesinde şu 3 tanesi vücut bulmaktadır; ’’Politik Operasyonlar’’, ’’Yarı-Askeri Operasyonlar’’ ve ’’Propaganda ve Yanlı Bilgilendirme.’’ Nemesis Operasyonları dönemin Ermenistan’ında bir siyasi parti olan EDF (hala faal durumda) tarafından yürütülmekle birlikte Ermeni Tehciri’ni soykırım olarak kabul ettirmek gibi bir dış politika misyonuna ilaveten toprak talebi için küresel destek arayışı gütmektedir ve bu amaçlarıyla politik bir operasyon olarak değerlendirilebilmektedir.  Ayrıca, ulusal ve/veya uluslararası kamuoyu desteği kazanma amacıyla gerçekleştirilen ve 2 sene süren bu örtülü operasyonlara süresine göre kısa vadeli örtülü operasyonlar da denebilir. Öte yandan, yarı-askeri veya paramiliter güç tanımlamasına göre düzensiz ve gönüllü ancak askeri bir örgütlenme şekliyle hareket eden suikast kadrolarının yöneticileri ve üyeleri arasında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı 1.Dünya Savaşı’nda mücadele etmek için kurulan Ermeni Gönüllü Tugayları kurucuları ve üyeleri de yer almaktaydı. Bunların en bilinenleri, tugayların kurucularından ve aynı zamanda da suikast kadrolanmasının yöneticisi olan Karekin Pastırmacıyan ve bu tugaylara asker olarak katılan Sogomon Tehleryan’dır. Ermeni Devrimci Federasyonu siyasi bir parti olarak örgütlenmesinin yanı sıra para militer bir oluşumla organik bağ olmaksızın iş birliği yapmış ve bunu yaparken iç ve dış politikada güç ve saygınlık kazanımını amaçlamıştır. EDF, 1915 Ermeni Tehciri ve 1919 Eylül Günleri olaylarını uluslararası kamuoyuna soykırım ve katliam olarak kabul ettirmek için sosyal alanda da lobi faaliyetleri yürütmekte ve eserler basmakta iken diplomatik anlamda güç ve destek kazanmak için bu olaylarda dahli olduğunu düşündüğü yetkilileri, bürokratları ve komutanları şehirlerin işlek caddelerinde ve kalabalıklar içinde öldürmektedir. Böylelikle, herhangi bir mahkeme veya inceleme raporu olmaksızın suikast sonucu öldürdükleri kişileri bu olaylardan dolayı sorumlu ve suçlu tutarak eylemlerine meşru bir zemin oluşturmaya çalışmışlardır. Dolayısıyla, suikastlar bu boyutuyla propaganda ve yanlı bilgilendirme türünün özelliklerini taşımaktadır.


Nemesis Operasyonlarının örtülü operasyon türleri ölçeğindeki ilişkisinden sonra alansal ölçekteki ilişkiyi incelemek gerekmektedir. Nemesis Operasyonları, örtülü operasyonların bünyesinde yer alan 4 başlıkla incelenebilir; ’’Sosyolojik veya kamuoyu şekillendirme’’, ’’Kişi ve kuruluşlara yönelik olanlar’’, ’’Politik operasyonlar veya bir ülkenin menfaatine olan eylemleri destekleyici operasyonlar’’ ve ’’Hükümet yetkililerine yönelik operasyonlar.’’


Sosyolojik veya kamuoyu şekillendirme alanındaki örtülü operasyonlarda hedef alınabilecek kitlelerden olan bir toplum ve siyasal parti hedefleri Nemesis Operasyonları’nda sırasıyla Osmanlı İmparatorluğu Türkleri-Azerbaycan Türkleri ve İttihat ve Terakki Partisi-Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti olarak Ermeni Devrimci Federasyonu tarafından seçilmiştir. Örtülü operasyonlar, literatürde psikolojik savaşın bir parçası olarak nitelendirilmektedir ve Ermeni devletleri ve toplumu Ermeni soykırımı iddialarıyla Türklere ve devletlerine bir psikolojik savaş yürütürken EDF suikastları da bu savaşın bir parçası olmuştur.


Kişi ve kuruluşlara yönelik örtülü operasyon alanında ise toplumdaki önder, tanınan ve önemsenen bir kişi veya kurum hedef alınmaktadır ve Nemesis Operasyonları’nda hedef alınan kişiler Osmanlı İmparatorluğu ve Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti hükümetlerindeki kişiler ve partilerdir dolayısıyla Nemesis Operasyonları bu özelliğiyle de bir örtülü operasyon olarak tanımlanabilmektedir.


Politik operasyonlar veya bir ülkenin menfaatine olan eylemleri destekleyici örtülü operasyonlar alanında ise Nemesis Operasyonları, dış politikadaki meşruiyet ve kamuoyu desteği kazanımı ve Ermeni menfaatleri doğrultusunda büyük Ermenistan için toprak talebini konuşulur kılma amaçlarıyla bir politik operasyon olarak değerlendirilebilmektedir.


Ek olarak, yarı-askeri örtülü operasyonlar alanında özellikle tehcirde Ermenilere yardımlarıyla bilinen ve EDF’nin hazırlayıp bastığı ilk suikast listesinde adı bulunmayan Cemal Paşa’nın katledilmesinde Sovyet Rus istihbaratının etkili olduğu tartışılmaktadır. Ek olarak, suikast kadrolarındaki kişilerin düzensiz ve gönüllü ancak askeri bir örgütlenme ve geçmişleri olması dolayısıyla da Nemesis Operasyonları bir örtülü operasyon olarak tanımlanabilmektedir.


Sonuç olarak, örtülü operasyon olay ve fail arasında kanıtlanabilir bir ilişki olmaması gerekliliğine haiz ve dış politikada hedef alınan devletin ve toplumun milli dayanışmadan, kendi onur, hak ve milli çıkarlarını savunmasından ve gençlerinin ulusal değerleriyle bağ kurmasından yoksun bırakılmasını amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda, soykırım gibi çok büyük ve geri dönülemez bir suçlamayla suçlanan Türk devletleri, bürokratları ve toplumlarının milli ülkü ve dayanışmadan yoksun bırakılması ve Ermeni milli çıkarlarının uluslararası kamuoyunda desteklenmesi amacıyla yürütülen Nemesis Operasyonları örtülü operasyon olarak değerlendirilmektedir. Bu operasyonlarda bütün suikastlar kabalık caddelerde görgü tanıklarının önünde işlendiği halde suikastçılar ile EDF arasında bağ mahkemelerce kurulmamıştır. Bu bağın kurulamamasında, üçüncü şahıs olan gönüllülerin varlığı ve suikastların işlendiği bölgedeki Ermeni öğrencilerin ve diasporanın kullanılması örtülü operasyonun özelliklerinden biridir. Ümit Özdağ’a göre, ‘’Yarı-askeri örtülü operasyonlarda çoğu kez hiçbir şey örtülü değildir. Her şey, herkes tarafından çok açık bir şekilde bilinmektedir ancak hukuken bir şey ispatlanmak zorundadır.’’


ALINTILAR


[1] Ümit Özdağ, İstihbarat Teorisi, s. 247.

[2] Ümit Özdağ, İstihbarat Teorisi, s. 248.

[3] Ümit Özdağ, İstihbarat Teorisi, s. 252-254.

[4] Ümit Özdağ, İstihbarat Teorisi, s. 254.

 
 
 

Comments


bottom of page